Ana Menü
YAVRU KÖPEK
Tek katlı bahçeli bir evde yaşıyordu yaşlı kadın. 75 yaşlarında ve sağlıklıydı. Kocası öldükten sonra yalnız kalsa da kendi yağıyla kavrulup gidiyordu. Yıllar akıp giderken, başka bir şehirdeki büyük oğlu,bir gün kendisini ziyarete gelir. Annesine arkadaşlık edebileceğini düşündüğünden yanında 1,5 -
Büyük oğul gittikten sonra yavru karabaş köpek ve yaşlı kadın birbirine zıt bu duygularla başbaşa kalırlar. Dertli günler başlamıştır yaşlı kadın için. Bahçeye çıkmak çiçeklerle uğraşmak ya da bakkala gidip gelmek nasıl olacaktır. Daha bahçeye çıkar çıkmaz, yavru köpek tüm masumluğuyla kuyruğunu oynata oynata yaşlı kadına yaklaşmaya çalışmaktadır. Yaşlı kadın da çaresiz eve kaçmaktadır .
Kara kara düşünmeye başlamıştır yaşlı kadın. Ne yapacaktır.Yemeğini nasıl verecektir köpeğin. Üstelik ne yer,ne içerdi bu hayvan. Oğlu nasıl besliyordu bakmamıştır bile. Oof of…çok zor bir durumdur yaşlı kadın için. Sonunda, kendi yemeğimden veririm diye aklından geçirir. Köpeğin yemek kabını bulur. İçine o günkü yemekten koyar ve biraz da ekmek parçaları ekler. Ama köpeğe nasıl verecektir. Kapıyı aralayıp eşiğe koysam der ama hemen vazgeçer bu düşünceden. Kapının önüne alışırdı köpek. Pencerenin önüne oturarak köpeği gözlemeye başlar. Hep kapı önünde duracak değildir ya. Nasıl olsa bahçenin bir yanına giderdi bi ara. Biraz sabrettikten sonra düşündüğü de olur. Köpek bahçenin arka tarafına geçer. Bu fırsatı değerlendiren yaşlı kadın kapıyı açarak, üç beş adım ötedeki bahçe duvarının dibine yemek kabını koyar ve çabucak eve kaçar. Nefes nefese kalmıştır heyecandan. Çektiği sıkıntıyla, bu duruma ve büyük oğluna söylenir durur. Yemek işini çözmüştür ama, bahçedeki işleri nasıl yapacaktır. Aslında büyük oğul ilk günden köpeği veterinere götürmüş,aşılarını yaptırmış,nüfus kağıdını çıkarmış ve tasmasını takmıştır. Köpeğin ne kadar zararsız olduğunu da kaç kez anlatmıştır ama yine de çok korkuyordur köpekten. Bir iki gün hiç bahçeye çıkmaz yaşlı kadın. Fırsatını bulduğunda köpeğin yemeğini koyar yalnızca.
Bir gün köpek bahçe telinin bir yerinden sokağa çıkar. Birazdan da gözden kaybolur. Bunu fark eden yaşlı kadın köpeğin ne yapacağını merakla beklemeye başlar. Hatta belki gelmez diye de içinden umutlanır. Fırsattan yararlanıp bahçeye çıksam mı diye düşünür ama hemen vazgeçer. Ya köpek geliverirse. Bir iki saat sonra köpek geri döner,aynı yerden bahçeye girer. Boşuna ümitlenmiştir.
Ertesi gün merakla bekler yaşlı kadın. Köpek aynı aralıktan sokağa çıkacak mıdır. Çıkarsa ne kadar çıkacaktır. Yokluğundan yararlanıp bakkala gidebilecek midir. Bahçedeki çiçeklere su verebilecek midir. Bir süre sonra köpek gerçekten aralıktan çıkar gider. Oyalanmadan bakkala gider yaşlı kadın ve hemen döner. Köpek dönmeden eve girmiş olmalıdır.
Sonraki günlerde yaşlı kadın ne kadar köpekten korksa da ve onu istemese de, köpek ne kadar yaşlı kadına sokulmak isteyip yapamasa da, bir yanda yaşlı kadın, bir yanda köpek beraber yaşayıp gider olurlar. Köpek, yaşlı kadına yaklaşmayı başaramasa da onu ve evi çoktan sahiplenmiştir. Bahçede geçirdiği sürede yoldan geçenleri gözler. Kulaklarını dikip, dikkat kesilir ve zararsız olduklarını düşünürse ses çıkarmadan geçip gitmelerini bekler. Eğer gözü tutmazsa dişlerini gösterir, belli belirsiz hırlar, bazen havlar. Yaşlı kadın,kısa süre sonra bu yavru köpeğin kendisini ve evi sahiplenmesini fark eder. İçini ısıtır bile bu durum.
Günler geçerken köpek bir gün bahçe telinin aralığından sokağa çıkar yine ve gözden kaybolur. Bunu fark eden yaşlı kadın bahçeye çıkar. Eşiğin hemen yanındaki musluğa takılı hortumu alır, çiçekleri sulamaya koyulur. Her zamanki gibi işini hızlıca bitirip köpek dönmeden eve girecektir. Köpekle karşılaşmaya hiç niyeti yoktur çünkü. Ama olaylar başka türlü gelişir o gün. Her nasılsa biraz oyalanır yaşlı kadın. Sıcaktan mıdır, yoksa dalgınlıktan mıdır, çiçekleri sulamaya devam eder. Hortum elinde, aklı kim bilir nerelerde, sanki hiç köpek yokmuş ve sanki yalnızmış gibi dalıp gider öylece. Bu arada köpek eve geri döner.Telin aralığından bahçeye girer. Bir de ne görsün, evin sahibesi, orada çiçekleri sulamaktadır. Neşeyle kuyruğunu sağlar. Kendini gösterme fırsatıdır onun için bu. Hemen sokulur yaşlı kadına. Dili dışarıda,sevgi ve dostlukla etrafında hoplamaya başlar. Dalgın dalgın çiçekleri sulamakta olan yaşlı kadın köpeği fark ettiğinde öyle korkar ki az kalsın yere yığılacaktır. O korktuğu an gelmiştir. Köpekle bahçede yan yanadır ve ne yapacağını bilmez halde öylece kalakalmıştır. Köpek ise etrafında neşeyle dolanmaktadır. Can havli ile elindeki hortumu köpeğe çevirir yaşlı kadın. Serin su çarpar çarpmaz geri kaçar köpek. Suyun köpeği uzakta tuttuğunu gören yaşlı kadın bundan yararlanır ve eve kaçar. Köpek ne olduğunu anlayamamıştır. Yaşlı kadının kendisini ıslatmasına ve telaşla eve kaçmaya çalışmasına büyümüş gözleriyle öylece bakakalır. Yaşlı kadın ise zor atmıştır kendini eve. Nefes nefese kalmıştır. Bir yandan kalbini tutarken bir yandan da kendine gelmeye çalışır. Kurtuldum diye çok sevinir. Hortumu elinden nasıl bıraktığını,musluğu ne zaman kapattığını, eve nasıl girdiğini tam anımsayamıyordur ama olsun kurtulmuştur işte. Birazdan soluğu düzelir ve sakinleşir. Pencereden bahçeye bakar. Köpek silkinerek sulardan kurtulmaya çalışmaktadır. Birden içinde bir sevinç belirir. Köpek sudan hiç hoşlanmamıştır. Demek ki su, köpeği uzakta tutmakta işe yarayabilirdi. Ertesi gün yemek koyma zamanı geldiğinde, köpeğin bir ara bahçenin arkasına gitmesini fırsat bilen yaşlı kadın hemen bahçeye çıkar. Çabucak hortumu alıp suyu açar. Bir elinde yemek kabı ,bir elinde hortum yavaş yavaş duvar dibindeki çiçeklerin yanına doğru seğirtir. Köpek,yaşlı kadını ve yemek kabını hemen fark eder ve sevinçle ona doğru yönelir. Yaşlı kadın ise ikirciklidir. Su işe yarayacak mıdır acaba. Köpek ise dün olanları çoktan unutmuş yemek kabına ve sahibesine doğru yaklaşmaya başlar. Daha köpek bir iki adım atmıştır ki yaşlı kadını korkular basar. Telaşla hortumu köpeğe çevirir. Bir anda ıslanan köpek geri kaçar. Köpek yine şaşkınlık içindedir. Nereden çıkmıştır bu suyla ıslatılmak. Hiç hoşuna gitmemiştir doğrusu. Yaşlı kadın ise, çok iyi diye içinden geçirir. Su işe yaramıştır. Artık bir silahı vardır. Aslında yaşlı kadın, kendisini seven bu köpek yavrusunun bir zarar vermeyeceğinin farkındadır ama korkuyordur işte. Yaşlı kadın biraz telaş biraz korku ile ama düne göre daha sakin köpeğin yemeğini bırakır. Köpek uzakta, bir yandan silkinip suları üzerinden atmaya çalışırken, bir yandan da yaşlı kadını izler. Yaşlı kadın biraz köpeğe baktıktan sonra hortumu bırakır, suyu kapatır ve eve girer. Köpek hemen yemeğine koşar ve iştahla yemeğe başlar. Yaşlı kadın pencereden, köpeğin yemeğini yemesini seyreder. Evet su çok işe yaramıştı. Her gün bu yöntemi kullanabilirdi artık. İlerleyen günlerde bahçeye her çıkışında hortumu eline alır yaşlı kadın. Köpek ona yaklaşmaya çalıştığında ıslatır köpeği. Islanan köpek kaçar. Günler böyle geçmeye başlar artık. Yeni bir düzen başlamıştır . Islanmaktan hoşlanmayan köpek, hortumu gördüğünde artık yaşlı kadına yaklaşmaya çalışmaz. Uzaktan izlemeyle yetinir. En iyisi hortumdan uzakta durmaktır.
Geçip giden günlerde yaşamın şekli belli olmuştur. Köpek artık yaklaşmıyordur. Yaşlı kadın da hortumu pek eline almamaktadır. Köpek sabahları telin aralığından çıkıp gitmekte, belki sokak sokak dolaşmakta, yemek zamanı geri gelmektedir. Yemeğini yedikten sonra gölge bir yere kıvrılarak uyuklamakta ve öğlen sıcağını geçirmeye çalışmaktadır. Akşam üzeri ve geceleri hiç sokağa çıkmayan köpek bahçede oyalanmaktadır. Yoldan geçen birini görürse dikkatle süzmekte ve boyuna posuna bakmadan ciddi ciddi bekçilik yapmaktadır.
Her ne kadar köpeğin varlığı ve bekçiliği belli belirsiz hoşuna gitmeye başlasa da hala korkuları sürmektedir yaşlı kadının. Bir gün pencereden bakarken, yine telin aralığından köpeğin sokağa çıktığını görür. O sırada 13-
Köpek, çocukların kendisiyle uğraşmayı bırakıp gidişlerini izler. Hemen çıkmaz arabanın altından. Bir süre öylece durur. Emin oluncaya kadar bekler. Sonra hızlıca bahçeye girer. Güvendedir artık. Hemen bahçenin bir yerine uzanır ve toparlanmaya çalışır. Taşlar, sopalar çok canını yakmıştır. Yaşlı kadın köpeğin direnişi karşısında neredeyse ağlamaklı olmuştur. Hiç hoşlanmadığı, yanına bile yaklaştırmadığı hatta ıslattığı köpek, kendisini bırakıp gitmemiştir. Camdan bakar. Köpek yere uzanmış öylece durmaktadır. İçi sevgiyle dolar yaşlı kadının ve hemen köpeğin yemeğini hazırlamaya koyulur. Sonra bahçeye çıkarak yerine bırakır yemek kabını ve eve döner. Uzandığı yerden bakaduran köpek yaşlı kadın içeri girer girmez kabın yanına koşar. Nasıl da acıkmıştır. Silip süpürür yemeğini. Sonra da tetikte uyur biraz. Akşam üzeri ağrıları biraz geçmiştir. Dinlenip canlanmıştır. Yaşasın, normale dönmüştür yaşam. Daha sonra nöbetçilik yaptığı yerini alır köpek. Gelip geçeni gözlemeye başlar.Yaşlı kadın sevgiyle bakar köpeğin hallerine. Nasıl da gitmek istememiştir .
Sonraki günlerde yaşam eskisi gibi sürmeye başlar. Giderek alışmaya başlamışlardır birbirlerine. Ama köpek bu işte. Hortum ve su caydırıcı olsa da içgüdüleri sahibesine sokulmayı emretmektedir. Günler geçip giderken sanki gizli bir eylemi sessizce uygulamaya koyar köpek. Yaşlı kadının hortuma davranmasına neden olacak belirgin bir şey yapmaz. Onun yerine 1-
Haftalar sonra bir gelişme daha olur. Yaşlı kadın bir gün pencereden bahçeye baktığında ne görsün. Köpek başını eşiğe yaslamış,vücudu aşağıda uyumaktadır. Dur şunu kovalayayım diye düşünür hemen. Ama sadece düşünür,eli gitmez yapmaya. Kıyamaz uyandırmaya nedense. Hala korksa da kendisine hiç zarar vermemiş olan köpeği bırakır uyumaya. Sonraki günlerde bundan fazlasını yapmaz köpek. Yapmaya da çalışmaz. Bu bana yeter der gibidir. Öyle ya, nereden nereye gelmiştir.
Köpeğin neredeyse 5 aylık olduğu günlerde, yine başka bir şehirde yaşayan ortanca oğul ve torunu gelir ziyaret için. Köpek önce kuşku ve merakla izler bu yeni gelenleri. Bakar ki sahibesi ile sarmaş dolaştırlar ve rahatlar. Zaten daha eve girmeden kendisine dokunan ve okşayan baba oğulu o da sevmiştir hemen. Büyük oğul gittiğinden beri ilk kez birileri ona sarılıp okşamıştır. Neşeli günler başlamıştır köpek için. Çok sıcaktır yeni gelenler çünkü. Ne zaman bahçeye çıksalar ona seslenirler, her fırsatta dokunup sarılırlar, konuşurlar, oyun oynarlar. Bazen kucaklarına alırlar köpeği. Hiç itiraz etmez. Uyukladığı bile olur kucaklarında. Ne güzeldir bunlar köpek için.Yaşlı kadın olanlara çok kızsa da, terslense de ortanca oğlu ve torun haşır neşir olurlar köpekle. Daha birkaç gün sonra rahatça çıkar olmuştur eşiğe köpek. Ama kapıdan içeri uzanmaya kalkışmaz hiç. Onun için sırlarla dolu olan evin içine merakla bakarak, görmeye çalışır yalnızca. Köpek de yaşlı kadın da zamanla alışırlar eşiğe.
Bir öğle üzeri bir sahne yaşanır eşikte. Herkesin içerde olduğu o sırada her nasılsa açık kalmıştır kapı. Köpek de yemeğini yedikten sonra eşiğe uzanmış uyuyordur. Kapının çerçevesini sınır olarak düşündüğünden olsa gerek başı kapı çerçevesinden içerde, vücudu dışarıda uyumaktadır. Tıpkı başını eşiğe yaslayıp uyuması gibi. Bu yine evin içine kabul edilmek anlamındadır köpek için. Yaşlı kadın durumu görünce çok kızar ama fazla da ses çıkarmaz. Ortanca oğlu ve torunun hatırına tepki vermez. Sonraki günlerde başka bir şey olmaz, neşeli günler sürer gider. Köpek sabahları telin aralığından yine gezmeye gider, öğle vakti döner, yemekten sonra uyuklar. Güneş arkaya geçip bahçe serinlediğinde, oynamalar, yemeler, içmeler, konuşmalar, sarılmalar,okşamalar, kucakta uyumalar. Çok güzeldir bu yeni düzen, köpek için. Hala korksa da, yaşlı kadın da giderek alışır bu duruma.
Bir gün hiç kimse görmez köpeği, sabahtan akşama kadar. Çok meraklanır herkes. Köpeğin her zamanki gibi gezmeye gittiğini ve nasılsa döneceğini düşünseler de yoktur ortalıkta. Gece olduğunda köpek hala gelmemiştir. Beklerler geç vakte kadar. Hatta mahalleye çıkıp sokak sokak ararlar bile. Yoktur ama köpek. Çaresiz eve girerler. Endişe ve üzüntüden yorgun düşmüştür herkes. Yapacak bir şey de yoktur. Vakit çok geç olduğundan, belki gece gelir umuduyla da huzursuz uyumaya çalışırlar. Sabah olduğunda köpek hala yoktur. Çok bozulmuştur moraller. Saatler ilerledikçe, kaçırıldığını düşünmeye başlarlar yavaş yavaş. Yemek kabını hazırlayıp yerine koyarlarsa da , yemek zamanı da gelmez köpek.
Akşam üzeri evin yan tarafından gelen bir koku fark eder ortanca oğul. Önceleri pek ilgilenmese de duyar ara ara kokuyu. Allah Allah,nedir ki acaba bu böyle . Belli belirsiz olsa da fena kokuyordur. Gözler yollarda köpeği beklerlerken tek tük büyük kara sinekler takılır ortanca oğlun gözüne. Sinek işte,her yerde olur düşüncesi ile pek ilgilenmezken, güneş batmaya doğru yine tek tük de olsa giderek daha sık kara sinekler görmeye başlar. Koku ve sinekler birden içini karartır ortanca oğlun. Bu sinekler sokaklarda ölmüş kedi,kuş..vb hayvan ölülerinin üzerinde uçuşan sineklerden değil midir. Yoksa koku kendi bahçelerinden mi geliyordur. Yoksa….
Bahçenin yan tarafına geçerek etrafa bakınmaya başlar ortanca oğul. Bir şey göremez ama almaktadır kokuyu artık. Evin yan duvarına yaslı, tahtadan yapılmış eski bir eşya kulübesi vardır. Etrafında dolanır. Sanki koku kulübeden gelmektedir. Aralık duran kapıdan içeri bakar. Eski eşyalarla ve ıvır zıvır ile dolu olan kulübenin içinde, gezdirir gözlerini. Ağır koku iyice duyulmaktadır. Burnunu kapatarak aranır ortanca oğul. Kısa sürede fark eder ki birkaç eşyanın arkasındaki kolayca ulaşılamayacak bir köşeye kıvrılmış yatıyordur köpek. Şişmiş ve dili dışarıdadır. Tanınmaz haldedir. Kendini hasta ve zayıf hissettiğinden olsa gerek, kimsenin ulaşamayacağı ve zarar veremeyeceği bu köşede, kendine gelebileceğini ve toparlanabileceğini düşünmüş gibidir. Sığınmıştır sanki bu köşeye. Sağlıklı olsa neden girsin ki bu köşeye. Dişleri ile korumaz mıdır kendini. Bir kaç saniye gözlerini kapatır ortanca oğul. Çok kötü bir andır. Eve döner ve bulaşık eldivenlerini alır. Kulübeye girerek kimseye göstermeden köpeği bir torbaya koyar ve arabanın bagajına yerleştirir. Durumu herkese çabukça anlatır sonra. Fazla oyalanmadan arabaya biner ve sürer. İlçe dışındaki mezarlığa bitişik bir yerde bir çukur açar ve gömer köpeği.
Eve döndüğünde hava kararmıştır artık. Moraller çok bozuktur. Üzgündür herkes. Karabaş köpekleri yoktur artık. Gözlerinde yaşlar,sessizce otururlar öylece. Yapayalnız kalmış gibidirler. Evin neşesi, dostu, arkadaşı, nöbetçisi yitip gitmiştir. Yatmadan önce konuşmaya çalışırlar aralarında. Nasıl böyle bir şey olabileceğini tahmin etmeye çalışırlar. Biri mi zehirlemiştir acaba . Vakit giderek ilerler. Yorgunluktan ve üzüntüden uyku bastırır herkesi. Ortanca oğlu ve torun zor olsa da uyurlar birazdan.
Ama uyku tutmaz yaşlı kadını. Çok gözyaşı döker. Yavru köpeğin havlaması ise birazdan duyulacak gibidir.
Bülent Özçağatay