www.bulentozcagatay.com

İçeriğe git

Ana Menü

Kağıt Toplayıcı

Denemeler 4

         KAĞIT TOPLAYICI
  Sonbaharın soğuk günlerinden biriydi. Gece yarısına doğru yürüyerek eve dönüyordum. Artık hatırı sayılır soğuklar başladığından üşümüş ve ellerim ceplerimde kabanımın içine büzüşmüştüm.  Kış geliyorum diyordu sanki. Biraz daha yürüdükten sonra eve yaklaşmaya başladım. Eve girince ne güzel ısınırım diye hafiften seviniyordum. O sırada evin önündeki çöp kutusundan kağıt, kola kutusu vb. toplayan birini uzaktan fark ettim. Arabasını tıka basa doldurmuştu. İncelediniz mi hiç bilmiyorum, bu kağıt toplayıcıları kağıtları, kartonları arabalarına yığarken adeta bir mühendislik çalışmasıyla arabanın boyunun iki katı yükseklikte hem de epey sağlamca yığabiliyorlar. İçimden arabası iyice dolmuş, topladıklarını koyacak yer kalmamış diye düşünsem de 35-40 yaşlarında görünen bu kağıt toplayıcı hala bi enerji kağıtları toplamaya çalışıyordu. Gecenin bu vaktinde hem de bu soğukta iyi çalışıyor diye düşündüm. Gömleğinin üzerinde sürekli giyilmekten şekli bozulmuş ince bir kazak vardı. Üşümüyor muydu acaba? Kendi kendime, bu kağıt toplayıcı daha ne kadar toplamaya devam edecek, topladıklarını teslim edeceği yer nerededir ve oraya ne zaman gidebilecek, ardından evine ne zaman varabilecek, üstüne başına çeki düzen verip ne zaman bir şeyler yiyebilecek sonra da yatabilecek diye düşünürken evin önüne geldim.
Kağıt toplayıcılarını gözünüzün önüne getirin. Her ne kadar bu şekilde para kazanmaya çalışan kimseler olsalar da genelde çoğu insan kağıt toplayıcılarına pek yaklaşmamakta hatta konuşmaktan bile kaçınmaktadırlar. Düşünün şimdi, gecenin bu vaktinde bir kağıt toplayıcı ile karşılaştığınızda ne düşünüyorsunuz ve ne yapıyorsunuz? Çoğumuz görmezden gelip, kapıldığımız tedirginlik duyguları yüzünden hızlıca yanlarından geçip uzaklaşmaya çalışmıyor muyuz?
Gözümün ucuyla kağıt toplayıcıyı süzerek evin kapısına yöneldim. Tam bina kapısından içeri girmek üzereyken birden aklıma bir şey geldi. Geçenlerde satın aldığım, bir
aedi. Bekle diyerek binaya girdim ve eve çıktım. Çabucak ayakkabıyı bulup aşağıya indim. Al bak, beğenirsen senin olsun dedim. Şöyle bi baktı ayakkabıya. Yepyeniymiş abi dedi. Hemen ayakkabısının tekini çıkardı ve giydi. Şöyle bi denedi ve tam ayağıma uydu abi dedi. Sonra da çok sağol abi, ben bu ayakkabıyı çok güzel giyerim dedi. Güle güle giy dedim. Ayakkabıyı ayrı bir torbaya özenle koyup arabasının bir kenarına yine özenle bağlarken bi yandan da biliyo musun abi biz hanımla akşamları evin yakınındaki parkta spor yapmak için hep yürüyüş yapıyoruz dedi. Hatta bazen çocuklar da bize katılır. Ellerinden öperler biri ilkokulda diğeri ortaokulda iki oğlumuz var. Biz ailecek sporu, yürüyüş yapmayı çok severiz diye ekledi. Birden alt üst oldum. Neredeyse kekeliyerek ne güzel filan demeye çalıştım. Karşımda düzgün bir ailenin babası duruyordu. Sordum ailesini bu yolla geçindiriyormuş. Okuyamadım ama bu işle çok şükür geçinip gidiyoruz dedi. Şöyle bi düşündüm de yaptığı iş itibarıyla gecenin bu vaktinde, bu soğukta gerçek bir savaşçı gibiydi aslında. Bir iki sohbetten sonra baktım gayet aklı başında biriydi ve güzel sohbet ediliyordu.  Birazdan kolay gelsin iyi çalışmalar diyerek yanından ayrılırken yengeye selam söyle, çocukların gözlerinden öperim dedim. Sağol abi diyerek arabasını toparlayıp yoluna koyuldu. Arkasından öylece baktım kaldım, öylece düşüne kaldım.  Kağıt toplayıcı soğuğun içinden geçerek köşeden kaybolduktan sonra dalgın dalgın yürüyerek binaya girdim. Merdivenleri çıkarken içerinin sıcaklığını hissetmeye başlasam da nedense bir türlü ısınamamıştım.  Bülent Özçağatay

 
 
İçeriğe Geri Dön | Ana Menüye Geri Dön