www.bulentozcagatay.com

İçeriğe git

Ana Menü

Yağmur ve Adam

Denemeler 2

    Yağmurlu bir gündü... diye başlayan öyküler olur ya, işte ona benzer bir şeyler anlatmak istiyorum sizlere. Alışılagelmiş olabilir ama siz yine de dinleyin isterseniz. Hem sıkılırsanız okumazsınız olur biter. Hani bazı kitapları istekle okumaya başlarız ama şöyle istediğimiz gibi bizi sarmadığı için bir yana bırakıveririz ya onun gibi...
    Evet... Yağmurlu bir gündü. Yağmur olanca hızıyla gecenin üzerine boşanmakla uğraşmaktadır. Yere düşen yağmur damlalarının sesleri birbirine karışmaktadır. Pencereden dışarı bakmaktadır adam. Bir ara gözü sokak lambalarının aydınlığına takılır. Ne güzel bir görüntü diye içinden geçirir. Böyle şeyleri çok seven biriydi. Bir mum ışığında dünyanın en güzel düşlerine dalabilirdi. Al işte. Sokak lambasının aydınlığında neler oluyordu. Yağmur damlaları sokak lambasının aydınlığında birbiri ardına dansediyorlardı. Sokak lambasının ışığı ise yağmur damlalarında dansediyordu. Biraz hızlı bir danstı bu ama olsun.
    Işığın yağmur damlalarındaki dansı, yağmur damlalarının ışıktaki dansı birbirine karışıyordu. Bir süre bakakaldı sokak lambasının aydınlığına adam. Yağmurun insanlarda bıraktığı bu gibi etkiler alışılagelmiştir diyebiliriz. Ama olsun yine de
çok güzeldi yağmur. Alışılagelmiş ya da bilinen bir etki diyerek şu andaki duygularından, düşüncelerinden, hissettiklerinden neden uzak kalacaktı. Kalmadı da adam. Seyretmeye devam etti yağmuru, sesini dinledi, kokusunu içine çekti.
    Her şey güzeldi ama eksik bir şeyler var gibiydi. Radyoya uzandı. Açtı hemen. Bir iki kanaldan sonra dinlemeyi sevdiği eski bir şarkı buldu. Şans iste. Eski şarkı doldurdu odayı usuldan. Küçük kırmızı ışığını açtı ardından. Şimdi daha iyiyidi. Yağmurun sesi, kokusu, radyodan gelen şarkı, küçük kırmızı ışık, duygular, duygular, duygular ve adam.
    
   Aslında adam sokağa çıktığında yağmur yağacakmış gibi bir görüntü yoktu havada. Gittiği yerden dışarı çıktığında ise yağmur çoktan başlamıştı. Şaşırmıştı bu yüzden biraz yağan yağmura. Fazla düşünmez adam. Yürümeye başlar eve doğru
yağmakta olan yağmurun altında. Islanıp ıslanmadığına aldırış etmez. Epey yol alır.
   Dalgın dalgın yürürken eskiden yazdığı bir şiiri anımsar. Gülümser içinden. Dur bakiim, nasıldı tam olarak şiir diye düşünür. Anımsar birazdan. Kısa bir şiirdir. Koca kentin içinde yanlız kaldığını düşündüğü bir günde, yağdı yağacak bir yağmur öncesinde yazıvermişti öylesine. Şöyleydi şiir...
   
                                 Yağmur yağsada,
                                 Soyunup yalnızlığımı,
                                 Karışsam damlaların kalabalığına.

     İşte tam şiire uygun bir andı. Yanlız olduğu bu anda soyunmuş yanlızlığını, damlaların kalabalığında yürümüyor muydu? Yüzüne çarpıyordu yavaştan yağmur damlaları ama yürüyüp gidiyordu işte. Bir yandan düşünen bir yandan yağmurun tadını çıkaran adam hissettiklerinin etkisi ile insanların yağmurdan kaçışmalarınada pek anlam veremiyordu o an. Birden farketti ki evin önüne gelmişti. Her her gün tekrarlandığından alışkanlık olmuş davranışlarla eve girdi adam. Kapıyı kapattı. Ayakkabılarını çıkardı. Üstünden başından sızan yağmur halıda izler bırakıyordu. Yağmur ve yağmurda hissettikleri içine içlemişti.
     Elini yüzünü yıkar. Pencerenin yanına gelir. Dışarı bakar. Yağmur yağmaya devam etmektedir. Sokak lambalarının aydınlığı büyülü bir top gibidir. Bir süre bu pırıltılı ışık topuna bakar adam. Lambanın ışığının yağmur damlalarına binip aşağı inişini izler. Sokağa göz gezdirir. Çok güzel görünmektedir sokak. D
üşler çağrıştırmaktadır yağmur, sokak lambaları, ışık, sokak.
    Düşler, düşler, düşler... Gerçek olup olmayacağına aldırış etmeden dalıp gittiğimiz düşler. Aslına bakacak olursanız neden aldırış edelim ki zaten. Arada bir iyi gelmez mi düşlere dalmak hepimize.
   Yağmur yağmaya devam ediyordu. Gözleri sokak lambasının aydınlığında düşlerine, düşüncelerine dalıp gitti adam.

    






 
İçeriğe Geri Dön | Ana Menüye Geri Dön