Ana Menü
Uzun zamandır çok yoğun bir şekilde çalışmakta olduğum günlerdi. Sabah erkenden muayenehaneye girip akşam geç saatlerde eve dönebiliyordum. O günlerde belki biraz dinlenme amacıyla ya da başka bir şeylerle uğraşma düşüncesiyle hiç olmazsa haftada bir gün kendime zaman ayırmayı öğrenmeye çalışıyordum. Genellikle Salı günleri muayenehaneye gitmiyor, sabah 9.00-
Yine böyle bir günde Kızılay'a inmiş sırasıyla dolaştığım kitapcılara doğru yürüyordum. Kasım sonlarında bir sabahdı. Hava oldukca soğuk olduğundan ellerimi ceplerimde ısıtmaya çalışıyordum. Güneşin ışıkları üzerime düşüyordu ama ısıtmıyordu. Buna rağmen bir binanın gölgesine girdiğimde yüzüme çarpan soğuk, çabucak güneşli bölgeye çıksamda ısınsam duygusu uyandırıyordu.
Bir köşebaşından döner dönmez gördüklerim beni duraklattı. İki simitçi çocuk, uzanmışlar mı desem oturmuşlar mı desem
Olan biteni değerlendirmeye çalıştım. Belliki, bu simitçi çocuk her zamanki gibi sabah erkenden yola koyulmuşlar, simit fırınından simitlerini almışlar. Tezgahlarına dizmişler ve alışıldığı üzere satmak üzere Kızılay sokaklarına girmişlerdi. Tezgahlarının tepeleme simit dolu olmasından anlaşılıyordu ki, daha doğru dürüst simit satmadan nasıl olmuşsa olmuş maket ev kartonuyla uğraşmaya başlamışlardı. Ellerine geçmiş olan bu maket kartonu, ikisinin de çok ilgisini çekmiş olmalı ki bir yapıştırıcı almaya karar vemişler ve tezgahlarını kenara bırakarak soğuk havaya aldırış etmeden karton evi yapmak yapmak üzere kaldırıma yayılmışlardı. Hallerine bakılacak olursa dalıp gitmiş oldukları karton maket yapımı, onlara yaptıkları işi unutturmuştu.
Simidin son lokmasını ağzıma attım. Çocuklar hala neyi nereye yapıştıracağız diye coşkuyla uğraşıp duruyorlardı. Simit parasını cebimden çıkardım. Çocuklardan birinin omzuna vurarak, tezgahdan bir simit aldım, hanginizin dedim. Çabucak gösterdiğim tezgaha baktı çocuk. Benim dedi. Uzattığım bozukluğu çevikce cebine atarak yapıştırdığı kartonlara döndü. Biraz daha izledim. Sanki evlerinin salonunda yere uzanmışlar ve oynuyorlarmış gibiydiler.
Yürümeye başladım. Ara ara geriye dönüp baktım. Çocuklar kartonların başında uğraşıp durmaya devam ediyorlardı. Simit tezgahları ise müşterileri değil sanki simitci çocukları bekliyor gibiydiler.