www.bulentozcagatay.com

İçeriğe git

Ana Menü

Simitci Çocuklar

Denemeler 1

   Uzun zamandır çok yoğun bir şekilde çalışmakta olduğum günlerdi. Sabah erkenden muayenehaneye girip akşam geç saatlerde eve dönebiliyordum. O günlerde belki biraz dinlenme amacıyla ya da başka bir şeylerle uğraşma düşüncesiyle hiç olmazsa haftada bir gün kendime zaman ayırmayı öğrenmeye çalışıyordum. Genellikle Salı günleri muayenehaneye gitmiyor, sabah 9.00-10.00 sularında Kızılay'a iniyordum. 1-2 saat eski-yeni kitapçıları dolaşıyor, ilgimi çeken kitapları ve dergileri alarak hoşuma giden bir cafede mola veriyordum. Bir yandan kahvemi içerek dinlenirken bir yandan da aldıklarımı karıştırıp hatta bazen okumaya dalıyordum.
   Yine böyle bir günde Kızılay'a inmiş sırasıyla dolaştığım kitapcılara doğru yürüyordum. Kasım sonlarında bir sabahdı. Hava oldukca soğuk olduğundan ellerimi ceplerimde ısıtmaya çalışıyordum. Güneşin ışıkları üzerime düşüyordu ama ısıtmıyordu. Buna rağmen bir binanın gölgesine girdiğimde yüzüme çarpan soğuk, çabucak güneşli bölgeye çıksamda ısınsam duygusu uyandırıyordu.
   Bir köşebaşından döner dönmez gördüklerim beni duraklattı. İki simitçi çocuk, uzanmışlar mı desem oturmuşlar mı desem
kaldırıma yerleşmişler bir şeyler yapmaya uğraşıyorlardı. 10-11 yaşlarında görünüyorlardı. Her ikisinin simit tezgahı da kaldırımın kenarında koyuldukları yerlerde sanki sahipsizlermiş duygusu uyandıradıracak şekilde kendi başlarına duruyorlardı. Hava gerçekten soğuk olmasına rağmen üzerlerinde kaban ya da palto gibi bir şey yoktu. Her ikisinde de tek kat, incecik ve giyile giyile iyice uzamış kazaklar vardı. Ne yapıyorlar diye meraklanarak beni farketmeyecekleri ama onları görebileceğim bir uzaklıkta durdum. Yaptıklarını görmeye ve anlamaya çalıştım. Birazdan durum anlaşıldı. O günlerde gazeteler satışlarını artırmak amacıyla üzerlerine  evler, arabalar, uçaklar vb. çizilmiş kartonlar veriyordu. Parçaları kesip yapıştırdığınızda sevimli karton maketler ortaya çıkıyordu. Bu iki simitçi çocuk simit tezgahlarını kenara bırakmışlar böyle bir kartondan kestikleri parçalardan bir ev yapmaya uğraşıyorlardı. Evin parçalarını kaldırıma yere yaymışlar, birbirlerine uyan parçaları bularak bir yapıştırıcı ile birbirine yapıştırmaya çalışıyorlardı. Yapıştırıcı tüpüne gözüm takıldı. Yeni aldıkları anlaşılıyordu. Yaptıklarına öyle dalmışlardı ki çevreleriyle hiç ilgilenmiyorlardı. Epeyce izledim. Ne eğleniyorlardı. Çocuk oılmak böyle bir şey dedim kendi kendime. Biraz daha izledikten sonra simit tezgahlarına yaklaşarak birinden bir simit aldım. Soğuk havaya rağmen hala sıcaktı simit. Hemen dişleyip bir lokma aldım simitten. Vaay...Simite bak. Çıtır çıtırmış hem de. Gerçek bir sabah simidi. Bir yandan simidin tadını çıkarırken bir yandan da çocukları ve yaptıklarını izlemeyi sürdürdüm. Çocuklar yanlarına yaklaştığımı, neredeyse yanıbaşlarında duran tezgahlarından simit aldığımı, simidimi yerden onları seyrettiğimi, farketmemişlerdi bile.
     Olan biteni değerlendirmeye çalıştım. Belliki, bu simitçi çocuk her zamanki gibi sabah erkenden yola koyulmuşlar, simit fırınından simitlerini almışlar. Tezgahlarına dizmişler ve alışıldığı üzere satmak üzere Kızılay sokaklarına girmişlerdi. Tezgahlarının tepeleme simit dolu olmasından anlaşılıyordu ki, daha doğru dürüst simit satmadan nasıl olmuşsa olmuş maket ev kartonuyla uğraşmaya başlamışlardı. Ellerine geçmiş olan bu maket kartonu, ikisinin de çok ilgisini çekmiş olmalı ki bir yapıştırıcı almaya karar vemişler ve tezgahlarını kenara bırakarak soğuk havaya aldırış etmeden karton evi yapmak yapmak üzere kaldırıma yayılmışlardı. Hallerine bakılacak olursa dalıp gitmiş oldukları karton maket yapımı, onlara yaptıkları işi unutturmuştu.
     Simidin son lokmasını ağzıma attım. Çocuklar hala neyi nereye yapıştıracağız diye coşkuyla uğraşıp duruyorlardı. Simit parasını cebimden çıkardım. Çocuklardan birinin omzuna vurarak, tezgahdan bir simit aldım, hanginizin dedim.
Çabucak gösterdiğim tezgaha baktı çocuk. Benim dedi. Uzattığım bozukluğu çevikce cebine atarak yapıştırdığı kartonlara döndü. Biraz daha izledim. Sanki evlerinin salonunda yere uzanmışlar ve oynuyorlarmış gibiydiler.
   Yürümeye başladım. Ara ara geriye dönüp baktım. Çocuklar kartonların başında uğraşıp durmaya devam ediyorlardı. Simit tezgahları ise müşterileri değil sanki simitci çocukları bekliyor gibiydiler.
 

 
İçeriğe Geri Dön | Ana Menüye Geri Dön