www.bulentozcagatay.com

İçeriğe git

Ana Menü

Tepe

Denemeler 2

    Kentin içinde bir tepe. Nasıl olmuşsa kalmış işte.Küçük ve kendi halinde. Bir yolun kenarında durur öylece. Sağındaki ve solundaki evlerin arasında sıkışıp kalmaktan sıkıntılı bir hali var gibidir.Belli belirsiz bir hüzün, belli belirsiz bir yanlızlık sezilir duruşunda. Sessizce durur öyle. Durur ama bir büyüklük vardır bu küçük tepenin duruşunda. Kente direnmenin zaferini sessizce ve aralıksız kutluyor gibidir. Uzun bir duruşun, uzun bir bekleyişin bitmeyen sabrını hissedersiniz bu küçük tepenin büyüklüğünde. Bazen dalarsınız düşünmeye, neyi beklediğini bu tepenin.
    Ne zaman bu küçük tepeyi görsem beni çağırıyor gibidir. Yok yok, açıkca bir çağrıdır bu. Alır almaz çağrıyı, bu küçük tepeye çıkmak için büyük bir istek duyarım. Ama sabrederim. Güneşin batmaya başlayacağı saatleri beklerim. O saatlerde eve giderim, spor giysilerimi giymek üzere. Koşa koşa dönerim tepenin eteklerine. Daha ilk adımlarımı atıp tırmanmaya başladığımda, sarar her yanımı büyüklüğü bu küçük tepenin. Kimbilir nerede başlamış, kimbilir nerede bitecek bir yolculuğa katıldığımı duyumsarım. Tırmandıkça güçlenir duygularım. Çıktıkca yorulurum. Yoruldukça tepeyle buluşmak isteğim artar. En tepeye ulaştığımda ise beni başının üzerinde ağırlayacağını düşünürüm.
    En tepeye ulaşınca kendimi çok iyi hissederim. Hemen bakarım çevreme. En çok nereye bakacağımı bilirim. Çok uzaklara bakarım. Yeryüzü ile gökyüzünün birleştiği yerlere bakarım. Güneşin tepelerden aşağı dökülen
saçlarını görürüm. Bulutlarla oynaşan güneşin, o uzak tepelerin ardında yavaş yavaş kayboluşunu izlerim. Turuncunun, sarının, kızılın, morun, böylesine güzelini başka nerede görürürüm diye düşünürüm. Bütün bu güzelliklerin doyumsuz seyrini yaşamak, bu güzel hissedişlerin tadını çıkarmak baş üstünde ağırlanmak değil de nedir?
    Çok seviyorum bu küçük tepeyi. Kentin içindeki direnişi hep sürüp gidecek gibi geliyor bana. Uzaktan yaklaşırken bu küçük tepeye hep orada duruyordur diye düşünürüm. Dönünce dönemeci, görürüm tepeyi. Görür görmez de tatlı bir duygu sarar içimi. Mutlu olurum. Bu küçük tepenin de beni sevdiğini düşünürüm. Ne zaman gitsem sarar beni dört yanımdan çünkü.
     Gitme zamanı geldiğinde bir hüzün sarar içimi. Üzülürüm. Tepe görüş alanımdan çıkıncaya kadar dönüp dönüp bakarım. Hoşcakal derim her baktığımda. Ama gene geleceğim de derim.
    
     

 
 
İçeriğe Geri Dön | Ana Menüye Geri Dön